GIRNATA’M

Hezimet-i âsâr berdevam,

Nihayet bulmuyor, çileler başından eksik olmuyor ümmetin!

Başladı bu belâ Endülüs’ten,

Tek tek uğradı buldan-ı İslâm’a.

Seninki başka bir imtihan, Gırnata’m.

Rûz-u beşerin sebeb-i iftiharı, bilimin merkezisin.

Ulemanın beşiği, huzuru muhabbetin tâ kendisisin.

Şuara-u udebanın mahalli müstakarri,

Dürr-i yektâ-i ümmet-i Muhammed’sin, Gırnata’m.

Nazar ettiler sana, gayret ettiler her kûşe-i bucâğına,

İdare-i adilânen celbederdi gıbta-i kemalet ile,

Her bir sultan bir aslan, teb’an başka güzeldi bî emsâl,

Fahurdu gözbebekleri

Ne oldu ki sana? Kimler kıydı? Kimler kâtili hakikin?

Hangi habis hesaba kurban ettiler seni?

Var mı cevabı? Sâhib-u İslam’ın doğudan, batıdan.

Tahammül edecek var mı bu zenbe, Gırnata’m.

Vadilerin yemyeşil, fevakih-i hudarın lezzeti dillere destân idi.

Başka bir lezzet, başka bir keyif,

Tatlı suların süzülürdü dağlardan, bir baldı sanki!

Dillere destan idi güzelliğin, Gırnata’m.

Yetiştirdi evlad-ı ümmet kızıyla, erkeğiyle

Hepsi billûr-u bahâ idi,

Ne de çok yakışırlardı birbirine,

Ne de güzel encap peydahlanırdı,

Ne güzel nesiller yetiştirdin, Gırnata’m.

Kan kırmızısın, o günden beri boynun bükük!

Dertleşmek istersin, farkındayım.

O gün başlayan mel’ânet üzre ümmet yine paramparça,

Hepsi mutlu kûşe-i şâhânesinde!

Sabr-ı cemil düşüyor yine bugün nasibimize,

Sen ve ben yine bu yolda yalnız, yine yola revânız,

Aşkımız bitmez, ümidimiz aslâ!

Vuslata az kaldı, işaret veriyor, göz kırpıyor, Gırnata…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

DİĞER ŞİİRLER